"Sözümün akışını bozup güzel tümceler aramaktansa güzel tümceleri bozup sözümün akışına uydurmayı daha doğru bulurum. Bir sözün ardından koşmamalıyız; söz bizim ardımızdan koşmalı ideale giden yolumuzu açmalı. Ağzımızdan çıkan kelimeler fikirlerimizi içine almalı ve dinleyenin zihnini öyle etkilemeli ki artık kelimeler hatırlanmasın anlamı kalsın insanların yaşamında. İster kâğıt üstünde olsun ister ağızdan benim sevdiğim konuşma dolayımsız içten lezzetli şiirsel sıkı ve kısa kesen bir konuşmadır. Güç olsun zararı yok ama sıkıcı olmasın; süsten özentiden kaçsın; düzensiz gelişigüzel ve korkmadan yürüsün. Dinleyen her yediği lokmayı tadarak yesin. Söylev sanatı insanı söyleyeceğinden uzaklaştırıp kendi yoluna çeker. Gösteriş için herkesten başka türlü giyinmek gülünç kılıklara girmek nasıl pısırıklık ve korkaklıksa; konuşmada bilinmedik kelimeler duyulmadık tümceler aramak da bir medreseli çocuk hamlığıdır. Ah keşke Paris'in sebze çarşısında kullanılan kelimelerle konuşabilsem!"