Hasan Sabbah o günlerde daha on yaşında bir çocuktu. Babası ile birlikte şifalı bitkiler aramak için yollara düşmüşler ve köylerinin yakınlarındaki Hazar Denizinin kıyılarına kadar gelmişlerdi. Babası bitkilerin dilinden anlayan Himyeri kabilesinden geliyordu. Yılın belli zamanlarında doğanın bağrında özel bitkiler toplardı. Birlikte dağbayır ve ormanlarda yürümüşler ve yollarını bu iç denizinin kıyısına düşürmüşlerdi..
Hazar denizinin kıyısında da nadir bazı bitkiler bulunuyordu. Dağ bayır yürürken babası ormanda bir tahta parçası bulmuş onu çakısı ile yontarak bir oyuncak yapmıştı Çocuk Hasan için. Hasan bu oyuncaktan çok hoşlanmıştı. Hasan elinde oyuncağı ile oynarken göl kıyısında kumların üzerinde çıplak ayaklarıyla izler bırakıyordu. Bu arada hava değişmeye başlamıştı bile. Rüzgar bir göl yönünden esiyordu bir karadan.