"Ben bu makam için hazırlanmadım.
Çocukluğumdan beri vücutça rahatsız olduğumdan layikiyle tahsil edemedim.
Yaşım kemale erdi dünyada bir emelim kalmadı.
Biraderle hangimizin evvel gideceğimiz malum olmadığından bu makamı bekleyişte değildim.
Fakat takdiri ilahi böyle teveccüh etti bu ağır vazifeyi deruhde eyledim.
Şaşmış bir haldeyim bana dua ediniz."
Osmanlı Devleti'nin son padişahı Vahdeddin Han tahta geçtikten kısa bir süre sonra bu sözlerle kendisine yönelmiş bakışların sahiplerine seslenmekteydi. Tahta çıkışını ateşli bir külün üzerine oturmakla eş tutan ve karşılaşılabilecek sorunlar apaçık ortada iken bu görevi omuzlarına yüklenmeyi kabul eden Vahdeddin Han bunun sebebini tek bir cümleyle açıklıyordu; "SÖZ KONUSU VATAN"
Birinci Dünya Savaşından mağlup bir şekilde çıkan ve düşman kuvvetleri tarafından işgal edilip paylaşılmaya başlanan devleti kurtarmanın tek çaresini Anadolu'dan başlatılacak yeni bir mücadelede gören Vahdeddin Han özel olarak seçmiş olduğu paşaları Anadolu'ya yollarken bir paratoner misali tüm şimşekleri kendi üzerinde topluyordu. İzlemiş olduğu oyalama politikası ile iki taraf arasında kalan ve bin bir türlü sıkıntılar çeken Vahdeddin Han tüm bunlara katlanmasının sebebini de tek bir cümleyle açıklıyordu; "SÖZ KONUSU VATAN"
Başlatılan mücadeleye maddi ve manevi tüm desteklerini sunan Vahdeddin Han daha sonrasında bu mücadelenin karşısındaymış gibi gösterilerek hain ilan ediliyordu. Daha da kötüsü atalarından miras kalan vatan topraklarından çıkıp gitmesi isteniyordu. Vahdeddin Han istemeyerek de olsa belki bir gün geri gelirim umudu ile vatandan ayrılırken arkasından "hain" ""kaçtı" gibi iftiralarda bulunuluyordu ama O sessiz kalmayı tercih ediyor ve bunun sebebini de tek bir cümle ile açıklıyordu; "SÖZ KONUSU VATAN"