Bu sefer Mehmet söz istemişti. Abdal Bey bakışlarıyla onay verdi. Mehmet çekingen tavırlarıyla söze girdi:
- Ölüm olgusunu irdelemek istiyorum. İnsanoğlunun tarih boyunca kaçmak istediği; ama kaçamadığı bir olgu...
Acaba ölen bir insan yok olup gidiyor mu? Yoksa dini öğretilerde olduğu gibi yeni bir aleme mi gidiyor? İnsanın iç güdüsünde sonsuz yaşama arzusu mevcut bu tatmin edilmeli değil mi? Üzerinde durmak istediğim asıl şey ölüm ötesi gerçekliği...
İnsanlar hak hukuk adalet kavramlarını kullanmakta; ancak bu kavramların kişilerin kurumların zihin anlayışına göre farklılaştığını görüyoruz. Bu kavramların mutlak bir ölçütü olması gerek miyor mu?