Osmanlı aile hukukunun altı asırlık uygulanma ve gelişim sürecine tahsis edilen kitapta bu hukukun uygulanışı geçirdiği dönüşümler ve Osmanlı ailesinin şekillenmesine katkıları ortaya konmaya çalışıldı. Osmanlı aile hukuku esas itibariyle İslâm hukukuna dayanmakla ve diğer İslâm ülkelerindeki hukukla önemli aynîlikler ve benzerlikler taşımakla birlikte yine de kendine has bir uygulanış ve gelişim sürecine sahiptir. Bu bakımdan geniş bir coğrafyaya yayılan ve çok farklı mezhebî etnik ve sosyal yapılara mensup insan topluluklarını bünyesinde toplayan Osmanlı İmparatorluğu'nda aile hukuku özel bir incelemeyi hak etmektedir.
Osmanlı hukukunun ilk beş buçuk asırlık uygulanışı kendi içinde belli bir yeknesaklık ve istikrar gösterirse de Tanzimat'la başlayan dönem hukukun diğer alanlarında olduğu gibi aile hukuku alanında da köklü değişikliklere sahne olmuştur. Bu çalışmada bu dönemdeki değişimlere ve 1917 tarihli Aile Kanunu'na (Hukûk-ı Âile Kararnâmesi) özel bir yer ayrıldı. Kararname'ye kimi hükümlerinde Hanefî mezhebini tercih etmediği için karşı çıkanların ve sadece bir buçuk sene sonra yürürlükten kalkmasını sağlayanların bilahare İslâm hukuku adına yaşadıkları hüsran hukuk politikası bakımından dikkatle izlenmesi gereken bir süreçtir. Bu süreç yeni Türk devletinin bağımsızlığının hangi bağımlılıklar karşılığında elde edildiğini ve gerek Mecelle gerekse Hukûk-ı Âile Kararnâmesi'nin Lozan Antlaşması'yla hukuk tarihinin tozlu raflarına itilmesini de ibretâmiz bir şekilde gözlerimizin önüne sermektedir.