Derin bir gerçeklik krizi içindeyiz. Bildiklerimiz yargılarımız ve kavramlarımız bu krizi aşmamıza yetmediği gibi onun giderek şiddetlenmesine neden oluyor. Peki her şeyi bilgiye dönüştürmek yerine dünyayı tecrübe etmenin farklı yollarını bulamaz mıyız? Yaşamı yargılamaktansa onu geliştirecek yeni imkanların peşine düşemez miyiz? Yaşamı nasıl kavradığımızla nasıl bir yaşam sürdürdüğümüz arasındaki ilişkinin açığa çıkarılması bu gerçeklik krizini aşmanın yollarından biri olabilir mi?
Todd May'in Deleuze incelemesi gerçekliğin yeni ifade biçimlerini etik politik ve ontolojik düzeylerde araştıran çarpıcı hamleler yapıyor. Bu hamlelerin merkezindeyse ontolojimizle gündelik hayatımız arasında kenetlenmiş bir ilişki olduğu savı yer alıyor.
Todd May'e göre varlık tıpkı origami sanatında olduğu gibi dışarıdan bir müdahale olmaksızın kıvrılma ve açılma süreçlerinden geçerek oluş çizgileriyle kurulur. Her çizgi tüketilemez bir güçtür; artık karşımızda özdeşliklerden kurulu bir dünya değil yaratılması gereken çizgiler tarafından katedilen bir güçler alaşımı vardır. Oluş hâlindeyiz tıpkı diğer her şey gibi kıvrılıp açılıyor ve yeniden kıvrılıyoruz. Düşüncelerimiz değerlerimiz ve dünyamız da bununla yüzleşmek zorunda. Başka bir yaşam ihtimali tam da burada saklı olabilir mi? Todd May Gilles Deleuze felsefesinin içkinlik süre ve olumlama sorunlarıyla örülen yaşam düşüncesinin izlerini sürüyor.