Ondokuzuncu yüzyılın sonlarına doğru ortaya çıkan İslam'ı bir bütün olarak yeniden toplumsal siyasal ve kültürel yaşama egemen kılmak amacıyla hareket eden İslamcılık akımı Cumhuriyet'in kuruluşunu izleyen ilk yıllarda sıkı bir denetim altına alındı. Fakat 1945 yılında çoğulcu parlementer sisteme geçilmesiyle birlikte söz konusu akım siyasal iktidarlarla toplumun İslamcı-gelenekçi kesimi arasında kurulan yeni ilişkiye paralel olarak hızla güçlenmeye Türkiye'nin kültürel ve siyasal yaşamında önemli bir yer edinmeye başladı. Bu araştırma İslamcı akımın ideolojisini siyasal alandaki örgütlenmesini laik rejim karşısındaki tutumunu ve özellikle 80'lerle birlikte hangi etmenler sonucu güçlendiğini anlamaya yönlik küçük bir adımdır.