Baudrillard'ın amacı nedir? En son metinlerinde görüldüğü kadarıyla amacı sosyolojiye temel bir soru yöneltmektir. Gerçeğe gelecekte olacağına inanılan devrime diyalektiğe insan haklarının evrenselliği sorununa ve eşitlik taleplerine ait alanı terketmemek temel bir yanılgı değil midir (?) sorusunu. Dünyanın kusurlarını başka bir şekilde ortaya koymuş olmasının dışında bu konuda başarılı olamayacağı hatta bu işi başarmasının olanaksız olduğu bile söylenebilir. Althusser ve marksistler gibi burjuva hukukunu bir ideoloji olarak insancılığı (hümanizma) (Habermas gibi) aydınlanma projesini ya da teknolojik gelişmeyiyadsıdığı söylenebilir. Nietzsche gibi sosyalizm ve feminizme ait modern umutsuzluk biçimlerini yadsımaktadır. Bunu yaparak "yitirmiş olduğumuz dünya" konusunda özcülük ya da duygusallıktan kaçan bir Ötekilik kuramı üretmektedir. Nesne ve ötekilikle ilgili egemenliği hakikati birikimi yadsıyan; buna karşın yanılsama ayartma ve tersine çevrilebilirliği yeğleyen farklı bir ilişki biçimi sunmaktadır. Böyle bir önerinin taoist ya da zen kaynaklı bir sosyoloji anlayışına uygun düşeceği gibi bir düşünce çekici olabilir ancak Baudrillard her türlü mistik yumuşak ya da hippie türü yorumlardan kesinlikle kaçınmaktadır. Baudrillard'a göre dünya nesnel açıdan parlak ancak acımasız kusursuz bir şekilde düzenlenmiş bir yazgıya sahiptir. Hatta Baudrillard'ın şeylerin bu nesnel düzenleriyle içkin mantıklarını ve ironik biçimlerini kapsayan bir harita oluşturmaya çalıştığı bile söylenebilir... Sonuç olarak sosyologlar için Baudrillard'ın müdahaleleri çok özgün bir meydan okuma biçimiyle karşılaşma olasılığı çok azdır. Bugüne kadar sosyologlar bu meydan okumaya yanıt vermeyi ve uygun bir entelektüel tartışma sürecine girmeyi başaramadılar. Bunun Baudrillard'ın değil sosyologların sorunu olduğu çok açık. (Mike GANE)