"Yazma isteğim azaldı. 'Yazmak yaşamaktır' diyordu Akbal. Ama kanser günlüğü yazmak... Dünyaya bilimsel gözle bakan Beşir Fuat geldi aklıma. Galiba yaşamına son
vermek için damarını kesmiş ağır ağır yaşamı sönerken duyduklarını da not etmeye çalışıyormuş bir yandan..Bir bakıma benim günlük öyle bir çaba... Defterim üzgünüm.
İyi ki cansızsın iyi ki ağzın dilin yok yoksa çoktaan... Üç gün önce verilen daha ağır ağrı kesici dokundu. İsyan etti vücudum. Sabahleyin bi baktım ki kıpkırmızı her yanım...
Defterimdilsiz dostum gittikçe seninle dertleşmek de zorlaşmaya başladı. Tez yorulduğumun kimi zaman ellerimin titremeye başladığının farkında mısın?"
Bir anlamda 'kanser günlüğü' olarak da nitelendirebileceğimiz CANEVİMDE MOR ISIRGAN Köy Enstitüsü mezunu eğitimci Hatun Birsen Başaran' ın 'anı-günlük' lerinden oluşuyor. Ömrünü aydınlanmaya ülkesinin aydınlık geleceğine adamış olan Başaran' ın yaşamının son dönemine (1995-97) tanıklık ediyor bu anılar. CANEVİMDE MOR ISIRGAN' da bu aydınlık bakışlı insanın yetişme-var olma koşullarını yaşadığı hastalık günlerinin duygu-düşünce dünyasına yansılarını buluruz. Yaşama
duyarlı bakışın anlamını böylesi dar zamanlarda yaşanan acılarını paylaşıldığı ortamın gerçekçiliğiyle gözler önüne seren anılarda; sevginin dayanışmanın bağlılığın adım
adım yaşamı soluyuşun ve doğaya dönüşün duygu yoğunluğunu buluyoruz.