Karanlık sözcüğünü alışkanlığın körlüğüyle değil de çağrıştırdıklarıyla derin yapısıyla düşündüğümüzde egemenlerin ezilenlerden ne istediğini de sorgulamaya kavramaya başlamış oluruz. Bir belirsizlikten ötekine açılan günlerde hiçbir yerden hiçbir yere açılan yorgunluklarda sürüklenmekten öteye küçük de olsa bir adımdır atılan. Özlemeyi bile unuttuğumuzdur. Bizimdir. Irak' ın emperyalistler tarafından işgal edilmesi bizim de bir
parçası olduğumuz coğrafyada bir kez daha büyüttü daha katmerli kıldı karanlığı. Irak' ın işgaline karşı çıkanların çoğunluğu bile başka bir ülke öteki için sokağa
çıkanların ve direnenlerin alışkanlığından sıyrılamadı. Oysa her Türkiyeli biraz Şaman biraz Sümer biraz Hititlidir. Ama her Türkiyeli biraz da Zerdüştidir. Mezopotamyalıdır.
Bunları taşır dilinde edasında damarında. Tevfik Taş gezdiği tanıdığı bu olağanüstü coğrafyaya ait olmanın bilinciyle yazıyor. Gözlerinde uykusuzluğun kuru yaprakları.
Bu coğrafyanın birbirine bağlı düşlerinden tanrılarından inanç yüklü heveslerinden gücünden ve güçsüzlüğünden süzüyor şiiri. Destansı ince ve hırçın.
MEZOPOTAMYA Nice uzakmış ki bize bu imge Söylendikçe biz Tutsaklığı büyüyor
Yaratılmayınca her sabah Elifi elifine
Küskün bir mesel
Biz söylendikçe
Yitiyor o Kısık bir gaz lambası
Karanlığın duvarında
Yitiyor
Göre görüne