Böylece hümanist metafizikten koptuktan sonra tarihsel diyaloga ve somut insani varoluşa dönerek metafizik özne fikri üzerinde duran özgürlük anlayışını terkediyoruz. Bunun temelde gayri insani ve gerçekleştirilemez bir özgürlük anlayışını terketmek anlamına geldiği de vurguya değer bir husustur. Hümanist özgürlük anlayışı onu gerçekleştirecek bir süper insanın gücünü gerektirir ve bu özgürlük gerçek somut insani varlıkların güç menzilinin ötesindedir. Egzistensiyalist özgürlük kendi kendimizi bütün dünyevi etkilerden kurtarmamızı ve kendi kendimizi mükemmel hale getirmemizi gerektiren imkansız bir taleptir. Bütün bir tarihi kontrol altına alma olarak Marksist özgürlük ideali de aynı ölçüde abartılıdır. İnsanlar tarihin dışına çıkabilecek veya tarihe egemen olabilecek tanrılar değildir. Ve aydınlanmacı tarihe egemen olmaya göre anlaşılan özgürlük aynı zamanda egemenlik formlarının tesisinde bu egemenlik formlarının insani özgürleşme adına meşrulaştırılmasına imkan hazırlamak suretiyle dikkate değer bir rol oynayabilir.