"o gecenin tanıklığı düştü payıma
yıkın beni kırın beni parçalayın atın
demiri göğe fırlatın
kum ve kilimi katın toprağa
sürün bu diyarlardan tanıklık eziyor beni
dilsiz ağızsızım dertlerine dermansızım
ben on beş no'lu sınır taşıyım bu hudutta
bilsem de bir şeyler kayıt dışı bu hususta
lâkin vicdanda tutulsun bunun muhasebesi
ben on beş no'lu sınır taşıyım bu hudutta."
'Roboskê şairi...' 'İmge gerillası...' Abdurrahman Adıyan'ı tanımam bilmem. Ama mademki şairdir mademki Roboskê'nin şiirini yazmıştır mademki bambaşka bir 'sınırı ihlal' etmiştir o hâlde ellerine sağlıktır. O şiirlerin yazımının teşebbüs aşamasında bile başına gelenler asıl sorunun cevabı olarak kayıtlara geçecektir. -Demiray Oral-
Roboskê Katliamı parçalanmış bir vatana inanmak istemeyen kardeş çocuklarına ciddiye alınması gerekene ciddiyetle yaklaşmaları için verilmiş ölümcül bir ikazdır. Allah'tan şehidlere rahmet mağdurlara sabır coğrafyamıza barış yöneticilere merhamet feraset ve adalet şairlere yürek rikkati... Teşekkürler Adıyan. -Ahmet Faruk Ünsal-
Bu kitap zulme ve katliama dönük bütün bombalara karşı şiirle yapılmış bir duruştur. -Cevat Akkanat-
Bir telefonla başladı bu kitabın hazin hikâyesi. Titrek sesiyle anlatıyordu hissettiği acıyı. Bu coğrafyaya en az bir asırdır edilen zulme karşı isyandı niyeti... 'İmge gerillası' Adıyan tüm zorluklara rağmen 'On Beş No'lu Sınır Taşı'na dönüştürdü meramını. Roboskê'nin gönüldaşı oldu. -Ferhat Encu-
Otuz dört gencin hayatını kaybettiği Roboskê faciası hiçbir zaman unutulmayacak. Ailelerinde köylerinde ve toplumda açılan yara hiçbir zaman tam olarak iyileşmeyecek. -Fréderike Geerdink-
Katır sırtında taşınan ölüler / unutursam kalbim kurusun... Kürt olmanın dayanılmaz ağırlığı bir gece Roboskê'de bomba olup üstünüze yağar otuz dört canla ülkenizi bölmüş bir sınırda can verirsiniz. Kimseler duymaz. Herkes sağır herkes kör herkes dilsiz... Ama şairin sözü bulur sizi kulak verin ona. -İbrahim Halil Baran-
İnsanî sorunlara Kürt veya Türk gözü yerine kalp gözüyle bakıldığı vakit ancak o zaman dünya barış yurduna dönecektir. Abdurrahman Adıyan bence 'On Beş No'lu Sınır Taşı'yla insan elinin çektiği bütün sınırlara 'hayır' diyen erdemli bir çığır açmıştır. -Metin Önal Mengüşoğlu-
Yürü bir çığ gibi yürü bir sel gibi yürü Ernesto Che Guavara gibi Şamil Basayev gibi Hz. Hamza gibi. İnsanın unutmakta olduğu insanlığını anımsatmak için yürü. -Osman Aktaş-
Yıllar önce Ahmed Arif'e "33 Kurşun" şiirini yazdıran apaçık mezalim yıllar sonra Roboskê'de arsızca çıktı karşımıza ve Abdurrahman Adıyan'a "15 No'lu Sınır Taşı" şiirini yazdırdı. Taşı vicdanla konuşturuyor şair: "sürün bu diyarlardan tanıklık eziyor beni". Mezalimin yanında duranlara susanlara kaçanlara vicdanı hatırlatıyor. Alnını "15 No'lu Sınır Taşı"na yaslayan şiir-şair yüzünü yıkıyor ve öyle çıkıyor hayata. "Roboskê'yi unutmadım unutmayalım" diyor." -Osman Baydemir-
Sanatçı içinde yaşadığı topluma karşı 'hakkın şahitliğini' yapma sorumluluğundadır. Abdurrahman Adıyan 'On Beş No'lu Sınır Taşı' kitabı ile bu şahitliği yerine getirmiş bulunmaktadır. -Reha Ruhavioğlu-
Gelecek kuşakların üstüne düşen On Beş No'lu Sınır Taşı'nın yerine bir anıt dikmek olacaktır; üzerinde anaların feryatları ve Adıyan'ın dizeleri olan bir anıt. -Ümit Aktaş-
Şair 'On Beş No'lu Sınır Taşı' adıyla yayımladığı bu eşsiz eserinde vicdanımızın imanımızın ve dahi insanlığımızın haykıran bir sesi olmayı başarıyor. -Yunus Emre Altuntaş-