Küreselleşmeyi anlamak kadar anlatmak da zordur. Karmaşık hatta çelişkili belki de bizzat kendi dokusunu iptal eden boyutları olduğu kadar; keskin polemiklere de neden olmaktadır. Kimine göre insanoğlunun yakaladığı her derde deva sihirli bir açılım; kimine göre ise toplumları yabancılaşmaya marjinalleşmeye yeni bir sanal sömürgeciliğe sürükleyen; devletlerin ellerinden servetini egemenliğini kimliğini çalan bir illettir!... Öyle ya da böyle bizi etkilediğine daha da etkileyeceğine kesin gözle bakılmaktadır. Eğer yerkürenin küreselleşmekte olduğunu kabul ediyorsak o zaman "Küresel Toplum" bu fenomenin insani yüzünü ortaya çıkarabilmek için kendine ciddi bir vizyon belirlemek dümene geçmek ve gayret sarfetmek zorundadır. İşte bu çalışma bu düşünceden hareketle küreselleşmeyi irdeleyen bir el kitabı olarak düşünüldü. Söz konusu olguyu da öznesini ön plana çıkararak analiz etmeyi uygun buldu. Belki de o yüzden doğacak çocuğun adını "Açık Toplum ve Düşmanları" klasiğinden hareketle "Küresel Toplum" olarak koyduk. İşte bu kitap yaklaşım itibariyle ideolojik ya da felsefi duruşlardan kaçınmaya titizlik göstererek küreselleşmeyi getirdiği avantaj ve sakıncalarıyla birlikte tanıtmaktadır. Yine de yazarın satır aralarında veya anlatımının kimyasında daha yaşanabilir sürdürülebilir bir dünya için normatif bir mesajın varlığını da hissedebilirsiniz. Bu açıdan "Küresel Toplum"un piyasa kapitalizmi köktencileri ile anti-küreselcilerin hezeyan dolu söylemleri arasında umut bağlanan sanal bir ütopya olup olmadığına siz karar vereceksiniz.