"Şehirlerin semtlerin ve sokakların da hikayeleri vardır. Bir olaylar zincirini belirli bir dönemi hatta bütün bir çağı anlatırlar. İstanbul'un birçok köşesi ve semti böyledir. XIX.yüzyıl sonlarında parıltısı azalan XXyüzyıl başlarında kararan Direklerarası'nı Birinci Dünya Savaşı sonlarında tanıdım. O günlerin kapkaranlık İstanbulu'nda Direklerarası'nın hiç değilse yılda bir ay ramazanda aydınlık neşeli ve göz alıcıydı. Dükkanların önünde sütunlar yoktu fakat Direklerarası ünlü canlılığı ve renkliliği az buçuk da olsa vardı. Bu semti on yıl kadar gündüzleri geceleri kışları ve baharları yazları ve güzleriyle içlidışlı yaşadım. Tiyatro ve sinema antreleri paradileri perde arkası ve kulisleriyle komik-i şehir sanatçılarıyla. Daha sonraki yıllarda Darülbedayi-i Osmani'yi Cemal Sahir Opereti'ni Muhlis Sabahattin'i Şehir Tiyatrosu'nu İstanbul Opereti'ni İstanbul Tiyatrosu'nu Karaca Tiyatrosu'nu tanıdım sanatçılarıyla uzun yıllar süren dostluklar kurdum. Naşit Hasan Efendi Behzat Butak Bedia Muvahhit Vasfi Rıza Zobu Raşit Rıza Hazım Körmükçü Rey kardeşler Cahide Sonku Toto Karaca Ali Sururi Muammer Karaca gibi Türk tiyatrosuna çok büyük emeği geçmiş sanatçılardan 'miras'ı devralan olmadı tiyatromuz onların eksikliğini çekmeye devam ediyor."