Allah'ın âyetlerini daha doğru anlama çabasının sonucu olarak yapılan "Sahte Dindarlık Eleştirisi: Cuma Sûresi Tefsiri" isimli bu çalışma da Allah'ın kelimelerinin oluşturduğu denizlerden elde edilen küçük bir damlacık mesabesindedir.
Cuma sûresinin çalışma konusu olarak tercih edilmesinin en önemli sebebi sûrenin sadece Cuma Namazı ile ilişkilendirilmesi sûrenin ağırlıklı konusunu oluşturan Yahudilerin Kitab ve Peygamber tasavvurları ile dünya-ahiret ticaret-ibadet dengesini koruyamama yanlışlığına yönelik eleştirilerin genellikle arka planda değerlendirilmiş olmasıdır. Sûrede Cuma Namazı ile ilgili son üç âyetin öncesindeki ilk sekiz âyet üzerine bina edilerek anlaşılması gerekirken birbirinden farklı ve müstakil konular olarak telakki edilmesi bu çalışmanın yapılmasına neden olmuştur. Oysa sûre bütünlüğü sûredeki âyetlerin birbirinden kopuk ve ilgisiz olmamasını gerektirir. Nitekim sûrenin ilk bölümünde kendi kitaplarına inandıkları halde gereğini yerine getirmeyen ve Allah'ın yakınları olduklarını iddia ettikleri halde Allah'a kavuşmaktan
kaçınan Yahudilerden söz edilmektedir. Buna karşılık son üç âyette iman ettikleri halde arzu ve isteklerini cezbeden dünyevî bir faaliyetle karşı karşıya kaldıklarında imanlarının gereğini yerine getirme konusunda zaaf gösteren müminlerden söz edilmektedir. Buna göre her iki kesimin de ortak özelliği iddia ettikleri ile ortaya koyduklarının birbiriyle örtüşmemesidir.İşte bu açıdan Cuma sûresi din konusunda söylem ile eylem tutarsızlığının Allah katında geçerli olmadığını bildiren bir sûredir.