Tutukevinin arabasında ellerindeki kelepçeyle kendine baktıkça kederleniyor hayatının nereden nereye geldiğini düşünüyordu kelepçeye bakan buğulu gözleriyle. Zaten hep buğulu bakardı gözleri. İçten sevecen duygulu pırıl pırıl parlardı gözleri her zaman. Hep güzelliklerden yana olmuştu hayatı boyunca. Kimseyi incitmemişti kimsenin de kendisini incitmesini istememişti ama bazen kader insanı kendi yoluna çekiyordu istemese de yürekten hatta hiç hesapta yokken bazı şeyleri ayarlayıveriyordu insanlar istemeseler dahi.
Öyle ki kadere dur diyemiyordu insan. Zaten o her zaman istediğini istedi gibi yapmıyor mu diye düşündü bir an. Sustu düşünceleri birden. Elindeki kelepçe sanki konuşur gibiydi onunla. Sanki "Sus artık!" der gibiydi. Oysa ne hayaller kurarak gelmişti Almanya'dan. Neler düşünmüş neler hissetmiş neler yapmayı düşlemiş ama sonunda neler olmuştu bu ömrünün baharı sayılacak yaşta.
Tekrar baktı elindeki kelepçeye. Üzülmeye gerek yok artık olan oldu dercesine başını kaldırdı. Cezaevi arabasının küçücük penceresine baktı boş gözlerle. Tam dalacaktı ki anılarına birden bir sesle irkildi: