Mezar Bekçisi
...hayır mezar boştu. Üstünde kendi kızının mezar taşı vardı ama boştu. Adam beyninden vurulmuşa döndü. Bu da neydi? "Kızım belki de ölmemiş saat geçirmiştir. Belki şimdi evde annesiyle oturuyorlardır" diye içi umutla doldu. Sonra içinden bir ses bunun mümkün olamayacağını haykırmasıyla beraber yeniden dehşete kapıldı. Hem "Bu kızın mezarı neden boş?" diye olduğu yere mıhlanıyor boş boş mezara bakıyor hem de ne olmuş olabileceğine dair akıl yürütmeye çalışıyor lakin o an tüm akıl melaikeleri devre dışı kalıyordu. Neden sonra fidye için kaçırılmış olabileceğini düşündü ama bu mümkün değildi çünkü zengin değillerdi. Omuzları yeniden düştü. Sonra birden yavrusunu yitirmiş deli koyunlar gibi bir o mezara bir bu mezara koşmaya başladı. Bunu birkaç kez tekrarladı. Hızla diğer adalara doğru koşuşturuyor sonra bunun bir kâbus olmasını dileyerek "Kızım mezarına geri dönmüştür belki!" umuduyla tekrar kızının mezarına koşuyordu. Hayır hayır bu mutlaka kötü bir kabustu ve az sonra uyanacaktı. Sonra yeniden diğer adalara ve kızının mezarına koştu ve bu kısır döngüyü en az on kez tekrarladı...
Sadece His
"...Keşke aklım da gideydi başımdan. Gideydi de başıma ne geldiğini anlamayaydım. Madem aklım yerinde duruyor en azından bir kolumda can kalaydı. O zaman elime geçen ilk fırsatta canıma da kıyardım. Aman Tanrım ne gözyaşlarımı ne de burnumu silebiliyorum! Bu ne kadar korkunç bir şey! Artık en temel ihtiyaçlarım için bile başkalarına mı muhtacım şimdi? Ah! Bu insanlar nelere sahip olduklarını biliyorlar mı? Ah keşke pencereden bir kez dışarı bakabilsem! Oradan geçen bir insan görsem! Beni görmese bile ona el sallasam!"