Antik zamanlardan beri birçok korku dolu hikâyeler anlatılmıştır birçoğu insanların fantastik dünyasından öteye geçmese de bazıları dinleyenleri dehşete düşüren gerçekleri içinde barındırır. Benimkisi işte böyle gerçek bir hikâye beni bekleyen karanlığın nedenli büyük olduğunu anlamasam da beni kendi içerisine çekip bilinmez dünyaların kapısını ardına kadar açma sözü ve kendine has gizemi ile baştan çıkartıp içine doğru çekiyor. Bu öyle bir karanlık ki baş etmesi imkânsız içerisinde beslediği gizemin hayatıma da neden olma ihtimali başımı döndürüyor. Bir kara deliğin içerisine çektiği ışığı hapsetmesi gibi beni kendi derinliklerine dalmaya ve orada kalmaya mahkûm ediyor.
Bu efsane nasıl başlamıştı? Beni nasıl kendine âşık ve hayran etmişti? Bu kadar kan ve dehşet varken neden o bilinmezliğin içerisinden çıkma şansım olmasına rağmen çıkmamayı seçmiştim? Kendimi tanıyamıyordum aynada her gün yüzüme bakan adamın bu kez yabancı bakışları altında taciz edilmişim gibi neden hissediyordum? Beni çağıran ve öldürme sözü veren bu karanlık ve lanetli yere gitme hevesim neyden kaynaklanıyordu?
Hayaleti ilk gördüğüm günden beri hop oturup hop kalkan kalbim neden böyle delice bir istek için beynime baskı kuruyordu?
Kendimi kontrol edemez olmuştum sizleri fazla beklettim ve esrarengiz sözler ile kafasınız karıştırdım.
Sözümü fazla uzatmadan sizlere hikâyemi anlatmak istiyorum...