Hadis ilimleri açısından anlama sorununun mahiyeti rivayetlerin/metnin anlayan karşısındaki konumunun ne olduğu sorusuna verilecek cevapla yakın bir ilişki içerisindedir. Buradaki ayırım anlama çabası esnasında bazı âlimlerin rivayeti/metni merkeze alması bazı âlimlerinse merkezde insan aklını konumlandırmasından doğmaktadır. Somut olarak ehl-i hadis ve ehl-i rey farklılaşmasında da şahit olunan bu ayırımda "Metin susar da insan mı konuşur ve konuşturur yoksa insan susar da metin mi konuşur?" sorusu anlamın kaynağının ne olduğunu tespit ederken önem taşımaktadır. Bu soruya verilen cevap ne olursa olsun hakikatte konuşan ve konuşturan insandır. Bu ifade kesinlikle rivayetin/metnin önemsiz ya da etkisiz olduğuna işaret etmemekte rivayeti/metni anlamaya ve anlamlandırmaya yönelik her girişimin anlayanın tasarrufu dâhilinde oluştuğunu belirtmektedir.
Hadis rivayetlerinin sıhhatinin tespitinde ve Hz. Peygamber'e aidiyeti sabit olan hadislerin değerlendirilmesinde anlayanın rolü elinizdeki eserde ön anlama ve ön yargı kavramları dikkate alınarak tartışılmıştır.