Yaralıydın. Saklamaya gizlemeye gerek görmediğin onlarca yaran vardı. Ben nasıl dokunulur bilmiyordum. Hiç öğrenmemiştim. Acıttım.! Hayatın akışı içinde sıradan bir yaşam süren Isviçreli genc kadın onca zaman teğet geçtiği dünyadan birine; bir Kürt göçmene aşık olur. Kısa ve dolu birlikteliklerini kendi ağzından bizimle paylaşan genç kadın bizi bazan kendi iç sancılarının sapaklarına sokar. Hatta kimileyin o sapaklarda sakladığı unutulmaya yüz tutmuş bizim kendi masallarımızı kendi dilinden bize anlatir. Merkezine varılamamış bir kente yapılan yolculuğun oturtuldugu bu aşk hikayesinde; okuyucuyu sona dogru sarsıcı süprizler beklemektedir. Solak Keçi savaşlar yıkım ve zülüm ile kirlenen dünyamizin güzelini biraz da saf bir cabayla çocukluk; söylenceler çizgi romanlar ve oyunlar üzerinden yakalamaya koyuluyor. Evet! Üzücü son adım adım yaklaşırken hayat da devam ediyor. Yemek tarifleri veriliyor gezintiler yapılıyor futbol maçları oynanıyor.. Belki de bu şekilde kahramanımız okuyucuya "beni merak etmeyin iyiyim. Lütfen siz de iyi olun!" diye sesleniyor. Bu kadar naif bir Novella!