Sınırda bozulan birlik iki günden beri Serez'den geçiyordu. Hava serin ve güzeldi. Sıcak bir sonbahar güneşi boş çimensiz tarlaları üzerinde henüz taze ve korkak izler duran geniş yolları parlatıyordu. Bu gelenler gidenlere hiç benzemiyorlardı. Bunlar enikonu ürkütülmüş bir hayvan sürüsüydü. Hepsinin tıraşları uzamış yüzleri pis ve kırmızı esvapları parça parça idi. Dursalar düşeceklermiş gibi omuzlarındaki çamurlu tüfeklerin altında iki büklüm olmuş; yorgun ve perişan ağır ağır yürüyorlardı. O kadar beklenilmeyen bu bozgun şehrin Hıristiyanlarını sevinçten şaşırtmıştı. Erkekler köşe başlarında toplanıyorlar kadınlar pencerelerden sarkarak kabahatli kabahatli geçen kümeleri gülümseyerek seyrediyorlar bedava ve çok eğlenceli bir sinematograf keyfi duyuyorlardı. Rum çocukları bu müthiş afacanlar beşikten beri ruhlarına akıtılan düşmanlığı meydana vurmak için tam fırsatı bulmuşlardı.