Tarih alanı dört başı mamur bir gerçeklik alanıdır. Her gerçeklik alanı gibi o da sadece kendisine karşı bir vaziyet alınmasına değil aynı zamanda özgün yapısına ve tabiatına uygun bir vaziyet alınmasını gerektirir ve bunu layıkıyla hak eder. Aynı şekilde uygun bir vaziyet alışın gerçekleştirebilmesi için burada da uyulması gereken kurallar ve adeta "tarih ile muamelede bulunmanın adabı muaşereti" veya "edeb"i diyebileceğimiz bir ilkeler seti sözkonusudur.