"Gençlik Parkı'nda şişman bir adam vardı. Kocası hep ondan alırdı dondurmayı. Bir kahverengi bir beyaz bir de sarı. Bu kadar çok çeşitlisi yoktu. Torunu Umut'un elinde görüyordu bir de reklamlarda. Bir dahaki gidişinde alacaktı içi çikolatalı fındıklı olandan havalar ısınmıştı artık. Umut yaz kış koca kâseyi bir oturuşta bitirirdi. Kendisinden esirgenirdi ancak kaşığın ucuyla. Keşke kocası ölmeseydi. Torunun bayıla bayıla yediği üzeri cıvık çikolatayla kaplı tatlıdan da alırdı."
Hatice Günday Şahman'ın öykülerinde beğendiği elbiseyi diker gibi kendine yeni bir hikâye yazan anneler kızlarının üstüne kuluçkaya yatan anneler annelerinin sözleri kulağına kurşun gibi akan kızlar annelerinden kaçmak isteyen kızlar pişmanlıklar dilindeki bukağıları çözmeye çalışan kadınlar ve çokça yalnızlık var. Erkekler de bildiğiniz gibi işte. Tecavüz edeni de var er meydanına çıktığında "az" erkek görünmekten korkanı da. Peki ya aşk? Olmaz mı? Ama yazarımız küçük mayınlar yerleştirmiş içine. Dikkat edin!