Siyahın içindeki karanlık kuyularda geçirdim koca bir hayatı. Soğuk duvarların paslı demirlerin üzerine kazıdım özlemlerimi. Yapraklarında günleri saklayan takvimleri unuttum. Farkına varamadım geçen saatlerin. Dakikaların saniyeleriyle boğuştum. Ne çocukluğum kaldı yanımda ne de gençliğim. Tek bir şey kaldı heybemde tek bir gerçek asılı kaldı hücrelerimde.
Anladım ki her tesadüf sırlarıyla düşüyordu insanın hayatına. Kimi geçmişini sorgulatıyordu kimi geleceğini. Kimi aydınlığı bırakıyordu kimi karanlığı...
Her hikâyenin bir sonu vardır derler peki ya son dediğimiz aslında bir başlangıçsa?