Birçoğumuz hayatımızın bir döneminde karşımıza aniden çıkan bir aşkla sarsılmışızdır. Oysa biten aşklar aynı zamanda yeni olayların da habercisidir. Önemli olan biten ilişkilerle birlikte hayatımızın merkezinin yerinden kaymaması dengemizi kaybetmememizdir. Hayatımızın merkezini belirlerken kendimizi iyi tanımamız gerekiyor. İşte kahramanımız böyle bir iç yolculukta hayatın bir zaman değil bilinç meselesi olduğunu onu anlamlı kılmak için de seksen yıl değil saniyelerin bile yetebileceğini gösteriyor. On saniyede geçmişi ve bugünü yaşayıp geleceği de düşleyip kaderini belirliyor ve hayatını sürdürmek için gerekli olan kullanma kılavuzunu yazıyor. Kurgu birkaç farklı zamanın iç içe geçmesiyle örülüyor. Romanda geleceğin bugünü değiştirip değiştiremeyeceğine yanıt aranıyor. Yazar kitabında bu soruna okuyucuyu da ortak ediyor.