Medeniyetimiz Kur'ân ve onun fiilî ve kavlî uygulaması olan Sünnet-i Seniyye esas alınarak kurulmuştur. Bu sebeble gerek maddî gerekse manevî coğrafyamızın her tarafında Kur'ân ve Sünnet-i Seniyye'nin birebir uygulamalarıyla karşılaşmaktayız. Hatta öyle ki bir Osmanlı şehrinde doğup büyüyen bir çocuk farz-ı muhal kendisine hiç bir telkinde bulunulmasa bile İslâm Medeniyetini çok rahat bir şekilde özümseyebilir ve bugünün tabiriyle içselleştirebilirdi. Bunu sadece şehirlerimizin mimarî ölçüleri ve sokak yapıları bile sağlayabilmekteydi.