"Ah Erzurum!
İçten içe sessiz sedasız yaşanan hayatıyla durmadan çarpışan ihtirasıyla aşk ve muhabbetiyle
birdenbire coşan heyacanıyla vazgeçilmez idealleriyle; fokur fokur kaynayan soğuk derin sular gibi büklüm büklüm dönen ve döndükçe derinleşen
vatan millet bayrak dîn îman namus mevz-u bahis olunca; kızdırılmış bir aslan gibi atılmaya parçalamaya hazır delikanlılarıyla munis cana yakın sevimli uysal tekkeleriyle alimleriyle çalışkan mahir dürüst esnafıyla o kadar dağınık dağınık parça parça göründüğü halde istediği gün sokakta çarşıda meydanda kenetleşen birleşen halka halka büyüyen genişleyen Palandöken misali başı dik Aras misali köpük köpük homurdanan
önüne çıkan her kötü şeyi yakıp yıkan devirip alt üst eden örnek şehir...
Kadını erkeğini tamamlayan bir vücut olup bütün halkıyla her türlü tehlikenin hakkından gelen efsane şehir...
Fedakârlığı NENE HATUNDA destanlaşan şehir...
Ey dadaşlar kahramanlar diyarı...
Seni yazmak seni okumak ne saadet..."