Şeyh Gâlib 18. asrın sonunda yetişmiş Osmanlı şiirinin en büyük şairlerinden biridir. 1791 yılında şeyhliğine atandığı Galata Mevlevihanesi'nde 1799'daki vefatına kadar hizmet etmiştir.
O şiirinde zamane şairlerinin taklit hastalığına yakalanmamıştır. Madem varlıkta değişme ve yenilenme vardır o halde sözde de olmalıdır diye düşünür. Ona göre kullarına söz söyleme feyzini bağışlayan Cenâb-ı Allah'tır ve bu feyz de sonsuzdur.
Böylece bu sonsuzluk çeşmesinden nasibini aramış ve adım adım tekâmül ederek kendisine kadar gelen şiirin son sınırını çizmiştir. Fuzûlî'nin lirizmini Bâkî'nin İstanbul Türkçesini Nedim'in coşkulu edâsını ve Nâbî'nin güçlü fikirlerini kendinden önceki şairlerin öne çıkan özelliklerini kendinde toplamış ve onları yeni ve orijinal bir hüviyete bürümüştür.