"Zaman kavramı içinde bocalayıp durur insi ve cinsi bütün varlıklar. Haddi olmadan anlatır durur kalem karma karışık bu kavramı ve bu kavram içinde hapsolmuş hayatları. Lakin maneviyatın olduğu yerde zamanın huzura esir düşmesiydi asıl mesele. Yaradan'a bırakmaktı gönlü aşkla doldurarak ve dünyevi mekânı kalp gözüyle seyretmekti dilden akıtılmaya çalışılan. Edebi sağ koluna arma yapmak yüzü güzel gönlü güzellerden olmak ne hoş esintiydi kısa ömrü geçirmek için. Soldan esen ne varsa tövbeye tutulmak yerinde olur da alnı secdeye değdirmek en güzeli olmaz mıydı nefeste?
Alınlar değmese de secdeye kalp her daim secde ederdi ya Yaradan'ına bilmesindi beden ne çıkar. Hikmet O'nda değil miydi ne de olsa? İster kalpte gizler ister aşkta gizler isterse akıllara dahi gelmeyen küçücük çilekte. En güzel hikmetse kendinde..."