1952 yılında bazı kimseler Bediüzzaman'ın sanki İttihâdcıları destekleyerek Sultân Abdülhamid'e muhâlif olduğu iddialarını yaymaya başlayınca Bediüzzaman talebelerine kaleme aldırdığı Lâhika Mektubunda aynen şunları ifade etmektedir:
"1) Bir adamın kusuru ile başkası mes'ul olamaz. Dolayısıyla Abdülhamid'in hükümetlerinin hataları ona verilemez.
2) Bediüzzaman II. Meşrutiyetin başında hürriyet-i şer'iyyeyi teşvik etmiş bazı siyasi muhâliflerinin istibdâd adını verdikleri Abdülhamid idaresi için de "mecburî cüz'î ve hafif istibdâd" İttihâdcıların zulmu için ise "pek şiddetli külli istibdâd" tabirlerini kullanmıştır. Şu cümlesi meşhurdur: "Eğer meşrûtiyet İttihâdcıların istibdâdından ibaret ise ve şerî'ata muhâlif hareket demek ise bütün dünya şahid olsun ki ben mürteciyim."
3) Hürriyet İslâmi terbiye ile terbiye olunmazsa çok şiddetli bir istibdâda dönüşeceğini haykırmıştır ve maalesef öyle de olmuştur.
4) Abdülhamid'in yabancı düşmanlara karşı gösterdiği dehası İslâm âleminin tam bir halifesi olması Şark Vilâyetlerini Hamidiye Alayları ve İslâm Kardeşliği ile Ermenilere karşı koruması; İslâm'ın bütün hükümlerini hayatında yaşaması ve Yıldız Sarayında manevi şeyhini eksik etmemesi sebepleriyle bir veli olduğunu açıkça ifade etmiştir.
5) Ancak insan hatasız olmayacağından onun da bazı hataları olduğunu ve ancak bu hataların mecburiyet altında işlenen hatalar bulunduğunu açıkça beyan eylemiştir."
O halde başta Bediüzzaman ve Mehmed Âkif olmak üzere büyük İslâm âlimlerinin Abdülhamid'e muhâlif oldukları ve hatta aleyhindeki hal' fetvâsını hazırladıkları şeklindeki iddialar doğru değildir. Fetvâyı zamanın Fetvâ Emini Hacı Nuri Efendi imzalamamıştır; ancak maalesef İttihâdcıların kuklası haline gelen Şeyhülislâm Mehmed Zıyâaddin Efendi imzalamıştır. Bu fetvâdaki hal' gerekçeleri tamamen iftiradır. Zira Sultân Abdülhamid'in 31 Mart Vak'asına sebep olduğu zikredilmiştir ki tamamen yalan olduğu ortaya çıkmıştır. Dini kitapları yaktırdığı iddia edilmiştir ki tam bir iftiradır; zira en çok dini kitap onun zamanında basılmıştır. Devlet hazinesini israf ettiği söylenmektedir ki Abdülhamid gibi dindar bir Padişaha bunu isnad etmeye şeytan bile yaklaşmaz. Zâlim olduğu ileri sürülmüştür ki iktidarı boyunca idam cezasını uygulamadığı herkesin malumudur.
Bu kitapta bir kısım dindar yazarların belge olmadan ileri sürdükleri iddialar belgeler ışığında çürütülecektir. Hedefimiz kimseyi karalamak değil tam tersine çarpıtılan hakikatların ortaya çıkmasıdır. Aslında bu kitapta yer alan konular ve belgeler Bediüzzaman ile alakalı "Arşiv Belgeleri Işığında Bediüzzaman Said Nursi" adlı eserimizde yer almaktadır. Ancak yeni ilaveler sorular cevaplar ve belgeler de bu kitapta bulunmaktadır.
Prof. Dr. Ahmed Akgündüz Rotterdam Mart 2017.