Ölüm ile ayrılığı tartmışlar
Elli dirhem fazla gelmiş ayrılık.
Büyüklerimiz insanı mutlu eden ve sevindiren ne varsa kavuşmaktan; dertlendiren üzen hüzne gark eden ne varsa ayrılıktan kaynaklandığını söylerler. Bir Ayrılık yukarıdaki cümlenin ikinci kısmına tekabül ediyor. Ayrılıkla kavrulan bir yüreğin kokusunu taşıyor. Şeyhoğlu Yahya'nın ardından Fahri'nin gök kubbeye vuran feryadının arza düşmüş kırıntılarının toplamı. Kimi zaman hayalâtın söz aldığı zaman zaman da gerçekdışılığın sınırlarına dayanan bir anlatı. Delilik ile veliliğin arasındaki ince çizgide gidip gelen bir adam Fahri. Onun hayatı unutulmaya yüz tutan karşılıksız beklentisiz dostluğun bir numunesi.
Bu roman Ahmed Sadreddin'in Karac'oğlan üçlemesinin ilk kitabı. Aynı zamanda yazarın da ilk kitabı ilk romanı. Roman dostunu kaybeden Fahri'nin yalnızlık sözlerinin mecmuasıdır. Birlikte yaşadıkları güzel günlere duyduğu özlemdir yaşadığı ayrılığa kahretmesidir ve kendini hayalinde yaşattığı karşısındaymışçasına sohbet ettiği Yahya ile birlikte bir daireye hapsetmesidir. Burada her varlığa bir şahsiyet yükler ve hepsiyle ayrı dilden konuşur. Bu daire bir halvetgâh olur Fahri'ye ve burada Yahya'nın izini sürer. Kendini unutur kendinden geçer dostunda fani olur ölmeden önce ölür.
Bir Ayrılık biri şeyhoğlu iki dervişin hikâyesi. Modern dünyayı anlamlandıramayan bir yüreğin dostunun ölümüyle düştüğü derin kuyuda kendini arayışıdır. Dünyadan ve insanlardan kaçışın ve durulup geri dönüşün anlatısı. Roman günümüzün toplumsal şartlarının yorumlarını da içermekte ve içinde bulunduğumuz yüzyılda yaşanması imkânsız görülen tasavvuf neşvesinin de bir örneğini oluşturmakta.