Babam alkolik denecek kadar çok içen biri idi. Herkes kötülerdi babamı. Herkes bana ve aileme yetim gözüyle bakardı. Anlam veremezdim. Annem saf denecek kadar iyi niyetli yüz erkeğe denk düşecek kadar güçlü heyecanlı ve panik biriydi. Bu sıfatları pekiştirenin babam olduğunu sonra anlayacaktım.
Yakamozun o parlak ışığı karşısında kendime söz verdim. Kadere inat her şeyi değiştirebileceğime inandım... Kimileri için burun kıvıracak bir yaşamı mucize gibi yaşatana şükretmek için zamanın geçmesini bekledim. Hayatımın dönüm noktalarında uçurumun eşiğinde gözyaşlarımın gücü ile bu dünyaya gelme sebebimi sorguladım ve cevabını hep uçurum eşiklerinde buldum. Onarılamaz telafi edilemez acılarımı geleceğe nasıl olumlu aktarırım sorusu cevabım oldu ve öyle yaptım... Hayatımı kadere teslim edemeyecek kadar bilinçliydim. Bazı şeyler ya bozuk gelirdi yada sonradan bozulurdu... Ben gördüğümün gerisinde kalmayarak şanslı olan taraftım... Tamın ne olduğunu bilmediğimden tamlığın tadını bilmeyerek tamlaşmaya çalıştım... Sonradan yarım kalmışlık değildi benim ki ve bu yarım kalmışlıktan daha şanslı olduğumu biliyordum.