Osmanlı devlet törenleri 19. yüzyılda büyük bir değişim geçirdi. Bu değişimin en belirgin olarak gözlemlenebildiği alan Avrupa saraylarında geçerli teşrifat kurallarına uyan diplomatik törenlerdi. Daha önceleri Osmanlı sarayında küçültücü muameleye maruz kalan Avrupa elçileri artık büyük saygı görüp yüksek prestij sahibi olmaya başladılar. Bu yönelim yalnızca diplomatik törenlerle de sınırlı kalmadı; aynı süreç içerisinde saray hayatı da hızla modernleşti ve Avrupa saraylarına öykünen bir yaşam tarzı birçok sultan tarafından desteklendi. II. Mahmud'dan itibaren tüm padişahlar saray hayatını ve merasimlerini Batılılaştırma konusunda bilinçli bir tavır sergilediler. Yüzyılın başından itibaren kılık kıyafet ve sofra adabı gibi günlük hayat pratiklerinde gözükmeye başlayan bu değişimler geleneksel Osmanlı saltanatının timsali olan Topkapı Sarayı'nın terk edilip modern Dolmabahçe Sarayı'nın inşa edilmesi ile doruk noktasına vardı. Osmanlı Devleti'nin son yıllarında ise dini içeriği olan törenlerin değiştirilmesindeki isteksizliğe eski gelenekleri sürdürme yönündeki bazı çabalara karşın saray hayatı ve merasimlerini Batı'dakilerden ayırt etmek neredeyse imkânsız hale gelmişti.