Türk Silahlı Kuvvetlerinin toplum içinde önemli bir yeri vardır. Öncelikli olarak Cumhuriyet rejiminin kurucu kadrolarının yetiştiği önemli bir kurumdur. TSK her yerde varlığını hissettirmiş hatta iktidarlar tarafından yapılacak eylemler karşısında ordunun tavrı her zaman merak edilmiştir. TSK her zaman kendini koruyucu ve kollayıcı unsur olarak gördüğünden her hangi bir güvenlik tehdidi karşısında Cumhuriyetin temel ilkelerini savunma adına müdahaleden kaçınmamıştır.
Türkiye'de 27 Mayıs 1960 ile başlayan askeri müdahale 22 Şubat 1962 ve 21 Mayıs 1963 yıllarında Albay Talat Aydemir'in darbe girişimleri ile devam etmiştir.
Türk ordusunu içinde kendini kurtarıcı olarak gören subayların darbe girişimleri sonucunda bazı bedeller ödediği görülüyor. Bu bedel ya üniformalarından vazgeçme şeklinde ya da canları pahasına olmuştur.
27 Mayıs'ın bir devrim niteliği ile ortaya çıktığını ancak asıl hedefinden saptırıldığını ve Atatürkçülüğe tekrar dönüş yapılması gerektiğini savunan Albay Talat Aydemir ve arkadaşları tarafından gerçekleştirilen 22 Şubat 1962 ve 21 Mayıs 1963 Darbe girişimleri sonucunda da ağır bedeller ödenmiştir. Aydemir ve arkadaşları düzen değişikliğine gidilmesi gerektiğini ve bunun da seçim sandıkları ile olamayacağını savunmuşlardır. Bu yüzden tek çare İhtilal idi...
Bu çalışmada gerçekten darbe girişimine gerekçe nedenler var mıydı? Sorusuna dönemin siyasi konjonktürü basını incelenerek ve canlı tanıkları ile yapılan görüşmelerle cevap aranmıştır.