Hatırlıyorsun değil mi? "Uzun zaman önce çok çok uzak bir galakside" başlamıştı her şey. "Güç sizinle olsun" diyen bir evrende hayatta kalabilmek için "içimde kötü bir his var" diyecek kadar kendi sesine kulak vermek zorundaydın. Bu iç sese sahip olmak için "denemeyi" bırakmalı "yapmalı" ya da "yapmamalıydın." Kısa sürede "deneme" diye bir şey olmadığını öğrenmeli "kendini kaybetmekten korktuğun her şeyden vazgeçmek için eğitmeli"; "ölümün hayatın doğal bir parçası" olduğunu unutmamalıydın. Onlar için yas tutmamalı özlem duymamalıydın; çünkü "bağlılık kıskançlığa yol açıyordu." Zira "insanlar da aynı kumlar gibiydi ne kadar çok sıkarsan o kadar fazlası avucunun içinden kayıp gidiyordu." Bu nedenle "nefrete boyun eğmemeli"; korkmamalıydın çünkü "korku karanlık tarafa giden yoldu." "Korku öfkeye; öfke nefrete nefret ise acıya yol açıyordu." Üstesinden gelmek için "yok etmeye çalıştığın şeye dönüşmemeliydin"; velhasıl "konuşabiliyor olmak akıllı biri olmak anlamına gelmiyordu" bu galakside. Ve "özgürlük bin bir alkışla öldüğünde" sadece "cesur olmalıydın ve asla geçmişe bakmamalı." Ayrıca unutma ki "gözlerin seni yanıltabilir onlara güvenme"; çünkü "kardeşimdin Annakin seni sevdim..."
Duygu yoktur barış vardır; Cehalet yoktur bilgi vardır; İhtiras yoktur sükûnet vardır; Karmaşa yoktur uyum vardır; Ölüm yoktur Güç vardır.