Genel olarak bilinen Alevilğin ortaya çıkış dönemi öylesine yanlış ele alınıyor ki; o dönemin Alevi Arapları adeta buharlaştırılıp yok sayılıyor. Kaldı ki yer ve zaman gösteriliyor isimler de doğru veriliyor fakat okura o günün Alevi"si yine o günün Türkü olarak lanse ediliyor ya da öyle bir zannın oluşmasına yol açılıyor. Sahki Hz.Ali şehit edilirken de Türkler oradaymış gibi algı yaratılıyor. Hatta İmam Hüseyin'i Küfe'ye davet edenler de Türk (Şia Alevi) olarak algılanmasına neden oluyor. Amacım öncelikle bu hata algılara yol açacak ihmal edilmiş ayrıntıları ayıklayarak Türk Alevi Tarihine olması gereken pespektifi kazandırmaktır. Alevilik düz bir mantıkla Hz. Ali taraftarı olmaktır. Ali taraftarlığının temelini Gadir-i Hum konuşmasıyla bizzat Hz. Muhammed (sav) atmıştır. Benden sonra Ali'ye biat edin ve onun tarafında olun demiştir! Hz. Ali'nin şehit edilmesiyle başlayan ve İmam Hüseyin'in Kerbela'da şehit edilmesiyle de zirve yapan ayrışma kesin hatlarıyla belli olmuş ve İslam alemi; ehlibeyt taraftarı ve Muviye taraftarı diye ikiye ayrılmıştır. Hatta ikisine de taraftar olmayan haricileri de sayarsak üçe bölünmüştür.