Adını ne koyarsınız bilmem ama görünen bir ger-çek var ki; rahmetin o naif yüzü hayatlarımızdan yavaş yavaş çıkıyor. Merhametin o uyarıcı toplayıcı ve birleş-tirici etkisi yönünü şaşırmış bir vaziyette aramızda gezinip duruyor. Vicdanları dize getiren kalpleri zihin-leri yumuşatan insanı asıl membasına ulaştıran; merhametin kaynağından sanki kopar gibiyiz.
"Ey kılıçtan daha keskin merhamet" diyen zihni anlamaya çalışıyorum da anlamakta zorlanıyorum. Pratikte acıma hissimizi hasrettiğimiz unsurlara dik-kat ettiğimizde göreceksiniz ki asıl merhamet edilecek durumlar bir türlü merhametin gündemine gelemiyor.