Mustafa Demircioğlu'nun Haliçten Gazel Okumak (2013) Taş Ağrısı (2015) ve Güz Saati (2015) şiir kitaplarını değerlendirirken "Aynı erdemin şiirlerini yazmış daha çok. Oluşturduğu biçimsel kalıplarla kendini sınırlamış görünüyor. Bunun dışına çıkıp serbest şiirin olanaklarını zorlasa daha verimli olabilir gibi görünüyor. Kullandığı dilin çok uzun ömürlü olduğunu belirtmemek haksızlık olur. Türkçe onun kullanımında gülüyor" demiştim.
Elinizdeki bu yeni kitabı Yalnızlık Kalır'da da kendi şiir pratiğinden edindiği incelikleri ustaca kullanıyor. Şiirler biçim açısından oldukça özenli; yapı olabildiğince sağlam. Kendine özgü bir ses de yakalamış şair. Mustafa Demircioğlu şiirde mekânı ve nesneyi önemseyen bir şair olarak giderek gövdeleşiyor bu kitabında. İnsanı; zaman mekân içerisinde tasarlıyor ve o insanın nesneyle olan ilişkisine yaslandırıyor şiirlerini. Bir anlamda nesnel bağlılaşık kuramının güzel örneklerini koyuyor ortaya. İnsanın nesnelerle olan ilişkisi kurulurken insanî duygu ve düşüncelerin açığa çıkması sağlanıyor. Bu saptamaya açıklık getirmesi bakımından şu iki dize örnek olsun: "Kurumuş bir ağaca / Yeşil ağlayan"
Mustafa Demircioğlu yepyeni bağdaştırmalarla yepyeni imgelerle şiir dilinin hakkını veriyor. Daha ne olsun?