Büyük İskender dünyanın sınırlarının peşinde koşan bir evren bir rüyadır.Makedonya'dan başlayan serüven Anadolu'yu bir yangın gibi sarmış halklar İskender'in karşısında boyun eğmiştir. Sonunda büyük kapışma yaşanır; Batı yenilmez sanılan Pers İmparatorluğu'ndan daha önceki yenilgilerinin intikamını alır. Genç fatih İskender yeni bir dünyaya uzanan bu yolda Pers topraklarını ele geçirmeye başlar.İskender'in kan görmeye alışmış gözleri bir gün bir dağ başında bir kartal yuvasında karşılaştığı ışıltılı kadının karşısında kamaşır. Ve tarihin en büyük aşkı başlar: İskender'le Roksana'nın aşkı. Işık Saçan Roksana on yedi yaşındayken İskender'in önce tutsağı sonra kadını olur. Öldüğü güne dek de İskender'in yanından ayrılmaz. Muson yağmurlarına çöllerin kavurucu sıcağına hiç aldırmadan savaşçılara ait bir dünyada kendine yer edinir.İskender'in başka kadınları da olur; ama tarihe geçecek olan yalnız Roksana'nın adıdır. Roksana Doğu'dur; bağrında ipeklerin ışıltılarını muhteşem sarayları acımasız coğrafyanın sertliğini barındırır. Bu "barbar" kraliçe Doğu ülkelerinin Batı'yla kaynaşmasının yeni bir çağın başlangıcının simgesidir. Bundan böyle her şey değişecek iki dünya birleşecektir. Doğu ışıltısını Batı'ya saçacak Batı kendi düzenini Doğu'ya taşıyacaktır.İskender'in rüyası dünyanın sınırlarını daraltacaktır. Binlerce insan ölmüş binlerce insanı baştan yaratacak kadar kan dökülmüş ama bunun sonucunda yepyeni kapılar açılmıştır insanlığın önünde. Işık Saçan Roksana büyülü bir imgeye dönüşür zaman geçtikçe...Barbar bir kraliçe dünyanın en büyük aşkını yaşamış bir kadın olarak...karısı Roksana'yı diriltiyor.