Her sabah müthiş bir karmaşa ile gözlerimi açıyorum; ve yaşamak hangi şarkının nakaratıdır diyorum? İnanmak efkarlı bir şiir mi? Rüya mı gerçek mi bu sefer? Bizim bu kederimiz ölümle mi yoksa yaşamakla mı son bulacak? Evet belki kırık kalplerin ve ahların şerriyle sulanmış bir gövde şu kimsesizlik ama umudum kurumasa vallahi ağlamazdım. Neden kuruyor dirimle yücelttiğim türküler söylediğim Ave Maria? Ya Gülce? O dostun emaneti değil denedir? Yeşermiş gürül ırmakların adamıydım ben topuklarımuçurumlardan ırak olsun diliyorum. Ben kimim diyorum defalarca. Bu et kan ve kemiğin sakalların ve sonbahar gözlerin arkasında var olan kim? Kimi zaman kendimi özlüyorum sefası bitmiş bir ömür gibi yekpare geniş bir anın akışında sürüklenir gibi mi geçmeli günler? Tutkuları ve planları olanlar gözlerini kırpmadan deli taylar gibi koşarken kollarımı açıp yüksek bir binanın üstünden kendimi rüzgara ve göğün kalbindeki müşfik çekime bırakmamak için yarını bekleten şey nedir?
Her sabah binlerce soru işareti ile açıyorum gözlerimi; adımı azizelerin ve bakirelerin koynunda bıraktım şimdi isimsiz bir savaşın kim olduğunu bile bilmeyen kaybolmuş bir neferiyim. akşamüstü söylenmiş kadim bir şarkı gibi uyanmak diliyorum ve çiçeklerim ne olur hiç solmasın bunu yaşamaktan çok diliyorum.