Günlük yazılarımda pek sık kullandığım " yalan söyleyen tarih "tabiri dolayısıyla okuyucularımdan mektuplar alıyor konferanslarımda suallere muhatap oluyorum. Soruyorlar: Tarih yalan söyler mi?"
Haklı bir sual!.. Elbette mevcut tarih usulüne göre. bu şerefli ilmin yalan söylememesi gerekir!.. Ancak bizde nice zamandan beri bazı tarihçilerce(î) usule-metoda -maalesef- itibar edilmemiş ve birtakım uydurma vesikalar dostça meth veya düşmanca kin ifade eden lâflarla güya tarih yazılmış böylesine bir tarih de elbet yalan söyleye gelmiştir!..
Esefle kaydetmek mecburiyetindeyiz ki bugün tarih adına yazılanların pek azı hariç cümlesinin gerçek tarihle alakası yoktur!...
Bu gerçek tarihle alakası olmayan yayın tarihi günlük politikanın oyuncağı haline getirip ikbal sahiplerinin arzuları istikametinde yazıp söylemeyi adet edinen sözde tarihçelerle yapılmış ve ortaya atılan o yalan laflar yıllar boyu mektep sıralarından gazete ve dergi sütunlarına kadar her yerde o kadar çok tekrarlanmıştır ki o yalan lafların gürültüsünden gerçek tarihin sesi duyulmaz olmuştur!...
Bu korkunç hak ve hakikat kalpazanlığı karşısında biz şu seri kitabımızla bazı tarihi olaylara ışık tutarak yalan söyleyen tarihi utandırmaya çalıştık. Devam edegelen laf ü güzaf gürültüsü arasında gerçek tarihin sesini duyurabilirsek vazife yapmış insanların bahtiyarlığına kavuşacağız.
Kandilli / İstanbul
Mustafa MÜFTÜOĞLU