"Beyaz kuşlar peygamber şehrinde çile savurmuşlar kente kehanet büyük. Bütün müezzinler iş başında avuçlar göğe açılmış ama hiçbir avuçta yeri yok Sait Beyin ne kucak açacağı kimse ne de bir avuç kadar yeri. O Fırat'ın ne bu yakasında ne de öbür yakasında Fırat'ın ortasında... Bölünmüş her iki yanda...
Peygamber şehrinde mecali kalmamış Nemrut'un ateşine kaptırmış kendini cayır cayır yanışın acısını çekiyor. Kemerin gözlerinde saklanmış gün geçtikçe eskiyor ve yangının ortasında ölüyor gibiyken duruşma günü gelmişti."
Yaşadığı geçmişle geleceğini kaybeden bir adamın adım adım yok oluşa giden ve kendisinden bile kaçıramadığı dünyevi duyguların hezimete uğraması umuduyla boğuşurken hiç ummadığı anda dirilen duygulara kendini ve günahsız bir çocuğu kurban edip vicdanının sesiyle kendini itiraf eden bir yaşam serüveni.