Hakikaten konuşulmaya ve tartışılmaya layık bir eser... Oğuz Atay'ın eseri gibi sarmal bir dokuya sahip. İlk bakışta onun gibi basit ama okudukça onun kadar zor algılanan bir olaylar zinciri olduğu sanılıyor. Hiç sıkılmaksızın büyük bir merak ve hazla okunur bir roman. II. Abdülhamid Theodor Herzl Üzeyir Garih gibi tarihi isimlerin de eserde yer alması özellikle yakın tarihe meraklı olanların esere ve yazara gösterdiği ilgiyi açıklamaya yeterli. Hele de Siyonist casuslar ile II. Abdülhamid'in jurnal mekanizması arasındaki müthiş çekişme dedektif ve casus romanları hayranlarını da listeye eklemeye yetiyordur. Öte yandan gerek tasavvuf gerekse doğaüstü gizemcilerin ilgisine mazhar olan gizli ilim sanatı; Kabala ya da İslam kültüründe yer alan adı ile Cifir de bu alanlara meraklıları esere yönlendiriyor olabilir... Üzeyir Garih'in ölümü ile II. Abdülhamid'in ölümden döndüğü suikast anı arasında ustaca ve takdire şayan bir bağlantı kuran yazarı ilginç kurgu ve bu coğrafyanın gerçeği olan buluşundan dolayı kutlamak gerekiyor.