Öğrenmenin bireysellikten sıyrılarak geldiği nihai noktadır 'Örgütsel Öğrenme'. Öğrenme günümüzün küresel rekabet şartlarında iş ortamında hem birey hem de örgütsel olarak ayakta kalabilmemizin ön koşuludur. Sürekli öğrenmeye hevesli bireylerin potansiyellerini birlikte açığa çıkarabilme yolculuğudur örgütsel öğrenme.
Bir iş gören olarak potansiyelimizi açığa çıkarmaya odaklı bir kurumun üyesi olmayı tercih etmez miyiz? Aynı çatı altında ortak vizyona ulaşma çabasının örgüt düzeyinde teşvik edildiği bir kurumda mı olmak isteriz ya da potansiyelimizin görmezden gelindiği sinerji ve paylaşımlardan yoksun bir kurumda mı? Hangisine bağlılığımız daha yüksek olur? Peki bağlılık duymadığımız vizyonuna kendimizi adayamadığımız bir kuruma ve o kurumdaki görevlerimize ne düzeyde odaklanabiliriz?
Bir yönetici ya da lider olarak son yılların modern işletmecilik anlayışı olan örgütsel öğrenme ortamını sağlamadan sürekli öğrenme fırsatları yaratmadan kurumun üyelerini ortak vizyon paydasında bir araya getirmek örgütsel hedefleri gerçekleştirmek mümkün müdür? Örgütsel hedefleri gerçekleştirmenin kilit noktası değil midir 'Bağlılık yaratmak'?
Küresel rekabet ortamında varlığını başarısını kanıtlamış bir kurum olmak nitelikli iş görenleri işletmede tutundurmak rekabet avantajı sağlamak bu iki kilit kavramın gerekliliklerinin uygulamaya geçilmesinden ibaret. Ve bu eserin esas amacı yöneticilerin iş görenlerin kurumların akademik çevre ve sektöre ortak vizyon yolculuğunda yelken olmaktadır. Örgüt düzeyinde öğrenme için gerekli unsurlar bu kitabın sayfalarında sizlere sunulmaktadır.
Son olarak şunu belirtmek isterim ki;
Tek başına zayıf bir akarsu olabiliriz. Lakin ortak vizyon paydasında sinerji ile buluşursak rafting yapılacak kadar güçlü bir akarsu haline geliriz. Güçlü bir kurum olmak için de bir araya gelmeliyiz birlikte öğrenmeliyiz.