Ulusçuluk (Nasyonalizm) hiç şüphesiz son iki yüzyıllık insanlık tarihine damgasını vuran önemli siyasi akımlardan birisidir. Ulusçuluk hareketi XVIII. yüzyılın ikinci yarısından itibaren dünya siyasi haritasında somut sonuçlarını doğurmaya başlamış; Batı Avrupa'da ve Kuzey Amerika'da ulusal egemenlik ilkesine dayalı ulus-devletler birbiri ardına kurulmuştur. Ulus-devletlerin kuruluş süreci o tarihten günümüze değin aralıksız olarak devam etmektedir. Dolayısıyla ulusçuluğun dünya siyaset sahnesindeki etkinliğini halen ağırlıklı olarak devem ettirdiği rahatlıkla ileri sürülebilir. Salt bu nedenle dahi ulusçuluk (nasyonalizm) üzerinde titizlikle durulması gerekli bir konu niteliğini kazanmaktadır.