Bu coğrafyada hayat üzerimizi kaplayan bir kabuk. Kabuğun altında görünmeyen bir cevherdir inci. Her çiziğin her acının altından biz çıkıyoruz İnci çıkıyor... Keşfedilmemiş her benlik duyduğumuz derin acıların bize sunduğu her değer aslında kendi değerimiz. Yıllarca yanlış tanıttılar Harem Dairesini safsatalar ile geçirdiler en önemli zaman dilimlerimizi. Harem dairesinin Hürrem' den olduğu masalı ile genç dimağların beyinlerini yıkadılar.
Öğretmediler bu coğrafya üzerinde 23.000'i aşkın vakıf eserinden 1400'ü aşkının Osmanlı kadınlarına ait olduğunu Varını yoğunu miraslarını Mekke-Medine fukarasına bırakan hükümdarları onların eşlerini evlatlarını kızlarını... Hasta yatağındayken Medine'den gelen tezkireyi ayağa kalkıp abdestli bir şekilde dinleyen Sultanları. Resulullah (sav)'ın alnının değdiği yere değil ayağının değdiği yere alnımız değsin diye sırf bu yüzden Mescidi Nebevi'nin mihrabını daraltan muhteşem Kanunîleri... Ayak izlerini başına sorguç yaptıran Sultan Ahmet'leri...
Velhasıl ne kelâm ne sevgi biter ne de bu cümleler. Aslında Bezmiâlem Valide Sultan'ın da yüzüğündeki cümlede gizli olan sır gibi Muhabbet Muhammed(sav) demekmiş. Dedim ya dünyanın neresi olursa olsun bir mazlum varsa oraya el uzatmış hükümdar ve Valide sultanlar. Dualarımız bu güzide insanlara olsun. Ya Rabbi bu güzel insanların etmiş oldukları dualara bizi de ortak eyle. Onların dertleri ne ise bizi de o dertler ile dertlendir. Bizi onların feraseti ile nurlandır ilmi ile ilimlendir. Sen her şeye gücü yetensin. Bizi ecdadımıza layık eyle.
Elinizde tuttuğunuz bu kitap Osmanlı'nın beş önemli Valide Sultanının bu coğrafya üzerinde neler yaptığının sâdece küçük bir özetidir. Belki onlar o zaman dilimi içerisinde yaptıkları önemli eserlerin kurmuş oldukları vakıfların değerlerini iyi anlatamadılar. Sedef olmak zordur sedef'in içindeki İnci olmak daha da zor.
Okudukça kaybettiklerimizi ve kazandıklarımızı göreceğiniz bu eserde siz de birer inci olmak istemez misiniz?