"Hammurabi kral yetkin kişiyim ben... Haklarından yoksun bırakılmışlara adalet dağıtmak için kusursuz sözlerimi dikme taşıma yazdım ve adaletin kralı olarak resmimin katında kurallaştırdım. Krallar arasında seçkin kralım ben..." Yasalarını kaydettiği "Dikme Taş"ın öndeyişinde kendisini böyle tanımlıyor Kral Hammurabi. Tanrılar tarafından "Ülkede adaleti görünür kılmak soysuzlukları ve kötülükleri yenmek güçsüzün hakkının güçlü tarafından gaspedilmesini önlemek kara başlılar üzerine bir güneş gibi doğmak ve ülkeyi aydınlatmak üzere" hükümdar olmakla görevlendirildiğini söylüyor. Yaklaşık dört bin yıl öncesinden günümüze kalmış belgelere göre Mezopotamya ile Basra Körfezi arasındaki geniş coğrafyaya hükmeden Kral Hammurabi'nin 43 yıllık saltanatının ve ünlü "Hammurabi Yasaları"nın öyküsü böyle başlıyor. O dönemde insanlar nasıl yaşardı? Ne üretirlerdi nasıl paylaşırlardı? Sosyal siyasal ahlaksal ve hukuksal normlar nasıl biçimlenmişti? Neydi bu dillerden düşmeyen "Hammurabi Yasaları"nın içeriği ve Babil'deki yaşamın ihtişamı? Profesör Horst Klengel "Kral Hammurabi ve Babil Günlüğü" adlı çalışmasında muhteşem Babil kentine yerleşerek devasa bir imparatorluk ve hukuk sistemi geliştiren bir uygarlığın izlerini sürüyor.