Antik diller öğretmeni Herman Mussert bir sabah uyandığında kendini Lizbon'da bir otel odasında bulur. Oysa bir gece önce Amsterdam'da kendi evinde kendi yatağında uyumuştur. Bulunduğu otel odası Mussert'e hiç de yabancı gelmez; yirmi yıl önce o odada kalmış yaşamının gidişini değiştiren çok önemli bir olay yaşamış bir arkadaşının karısıyla birlikte olmuştur. Bu otel odasına nasıl geldiğini çözmeye çalışan Mussert yirmi yıl önce sevdiği kadınla birlikte gittiği ve şimdi de kendisine hiç yabancı gelmeyen kafeleri bulvarları ile limanı dolaşmaya başlar. Bir gün Lizbon'a gelişi gibi açıklanması olanaksız bir kararla bir gemiye atlayan Mussert bir avuç yolcuyla birlikte Brezilya'ya doğru yola çıkar. Bu yolculukla birlikte İşte Şu Hikaye de başlar. Hollanda'nın en beğenilen yazarlarından biri lirik ve kusursuz bir dille mitler ve simgelerle örülmüş bir anlatımla güzelliğe tutkun gülünç görünümlü bütün yaşamı boyunca kendi istemi dışında kıskançlık ve intikamla örülmüş bir oyunun katılımcısı olan Mussert'in öyküsünü anlatıyor. İşte Şu Hikaye Ritüeller adlı romanıyla Türk okuruyla tanıştırdığımız çağdaş Hollanda edebiyatının en güçlü yazarlarından Cees Nooteboom'un felsefe mitoloji mizah ve aşkın harmanlandığı çok özgün bir romanı.