Vefa yoksa veda kaçınılmaz olur. Ecdadın emanetlerine sergilemiş olduğumuz vefasızlığa en çok kadim şehirlerimiz maruz kaldı. Şehirle birlikte şehrin efendilerini de kaybettik. Onlar aramızdan çekilince zarafet nezaket letafet gibi nice incelikler de veda etti bize.
Ve şehri kaybetmeye mahalleyi kaybetmekle başladık. Mahalle şehirde toplumsal dayanışmanın cem olmanın cemaate durmanın sorumluluk almanın ve sorumlu davranmanın adıydı. Bireyselleşmeye karşı bir sığınak insanın kendi yalnızlığında kıvranmasına karşı âdeta bir kaleydi. İnsanın insana şifa olduğu bu nefes alma alanı da yabancılaşma saldırılarının ve kendi medeniyet değerlerimize yabancılaştırma projelerinin doğrudan hedefi hâline geldi.
Kaybımız büyük ama bir o kadarda birikimimiz var. Yeter ki neyi kaybettiğimizin farkına varalım. Düştüğümüz yeri görelim ki yeniden ayağa kalkmak için nereden kalkacağımızı bilelim.