"Ey Medineli kadınlar! Artık bana Ümmül Benin (oğullarının anası) demeyin. Çünkü oğlum kalmadı. Hepsini kaybettim. Evet benim dört şahinim vardı. Onları okların hedefi yaptılar. Şah damarlarını kestiler. Düşmanlar mızraklarıyla oğullarımın bedenlerini parça parça ettiler. Gün batarken hepsi lime lime edilmiş bedenleriyle toprağa serilmiş vaziyetteydi. Keşke bilebilseydim. Gerçekten de Abbas'ımın kollarını kestiler mi? Ey Abbas'ı görenler! Gördünüz mü Abbas düşmanla nasıl savaşıyordu? Haydar-ı Kerrar'ın oğlu tıpkı babası gibi hamle ediyordu değil mi? Ali Murtaza'nın diğer evlatları da birer avcı aslan gibiydiler. Onun etrafında çarpışıyorlardı. Ah! Oğlum Abbas'ın bedeninde kolu olmadığı halde başına demir mızrakla vurduklarını bana haber verdiler. Yazık bana! Neler de geldi başıma? Evlatlarım nasıl da musibetlere uğramış? Eğer oğlum Abbas'ın bedeninde kolları olsaydı kim ona yaklaşmaya cüret edebilirdi ki?"